Saturday, August 25, 2007

“Kesintisiz"den sonra sıra vakıflarda

http://www.aksiyon.com.tr/detay.php?id=18046

Ercan Yavuz - Aksiyon , Sayı: 141 - 16.08.1997



“Kesintisiz”den sonra sıra vakıflarda


“Kesintisiz”den sonra sıra vakıflarda


28 Şubat’taki Milli Güvenlik Kurulu toplantısında dönemin başbakanı Necmettin Erbakan’a irticaya destek veren kuruluşlar arasında çeşitli vakıfların bulunduğu da bildirildi.


Askerlerin, siyasete karışıp, amaçlarından saptığını iddia ettiği vakıflardan kastı ilk etapta Refah Partisi’ne yakın vakıflar olarak anlaşıldı. Ancak daha sonra Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde oluşturulan Batı Çalışma Grubu raporları ve Genelkurmay Başkanlığı’nın verdiği brifinglerde büyüteç altına alınan vakıflardan kastın sadece RP’ye yakın vakıflar olmadığı anlaşıldı. Hele hele Milli Gençlik Vakfı, askerlerin gözünde RP’nin yan kuruluşuydu. Zaten RP’nin kapatılmasına yönelik Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş’ın hazırladığı fezlekede de Milli Gençlik Vakfı’nın faaliyetleri kapatma gerekçeleri arasında yer alıyordu. MGK’nın 28 Şubat’tan sonraki toplantılarında da vakıflara dikkat çekilmesine rağmen 8 yıllık kesintisiz zorunlu temel eğitimle ilgili tartışmalar onu gölgede bıraktı.

ANASOL—D Hükümeti göreve başlar başlamaz 28 Şubat’ta ve sonraki toplantılarda alınan kararları uygulamak için harekete geçti. İlk hedef 8 yıldı. 8 yılla ilgili kanun tasarısı daha Meclis’e gelmeden tartışmalar başladı. Toplumsal tepkiler günlerce süren sokak eylemlerine dönüştü. Meclis’te de benzer tartışmalar yaşanıyordu. Ancak CHP’nin verdiği desteği 8 yıla bağlaması sebebiyle hükümetin bu konuda manevra yapma şansı yoktu. Ve kanun tasarısı Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki hararetli tartışmalardan sonra geçti.

8 yıllık kesintisiz zorunlu temel eğitim kanun tasarısından sonra Meclis tatil edilmezse ele alınacak ilk konu vakıflardı. Çünkü askerler ısrarlı bir şekilde bazı vakıfların irticaya destek verdiğini iddia etmeye devam ediyordu. Geçtiğimiz ay yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısında bu konu yine gündemdeydi. MGK’nın asker üyeleri, Vakıflardan Sorumlu Devlet Bakanı Metin Gürdere’ye bu vakıflarla ilgili genel bir brifing verdiler. Yaptığı inceleme sonunda Gürdere de MGK üyelerini konu hakkında bilgilendirdi. 8 yıl tartışmalarından sonra aynı fırtınanın vakıflar konusunda da patlak vereceği daha şimdiden Meclis kulislerinde konuşulmaya başlandı.

Tam bu aşamada patlak veren Vahdet Vakfı olayı, vakıfların iyi denetlenmediği konusundaki eleştirileri ayyuka çıkardı.. Vahdet Vakfı’nın 5 yöneticisinin Avrasya feribotunu kaçıran Çeçen direnişçilere, Atatürk’e hakaret suçundan tutuklu RP eski Milletvekili Hasan Mezarcı’ya, Aczmendi dergahı üyelerine ve Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e suikast girişiminde bulunan İbrahim Gümrükçüoğlu’na yaptıkları yardım, onları Elazığ’dan Ankara 1 Nolu DGM’ye kadar getirdi. Vakıf üyeleri için 4 ile 7 yıl arasında hapis isteniyordu. Sonraki günlerde başlayan 8 yıl tartışmalarıyla ilgili gösterilere Milli Gençlik Vakfı’nın da karıştığı iddia edildi. Bu vakıflar konusundaki denetlemeleri MİT, çoktan yürütmeye başladı bile.

Vakıflar konusundaki hassasiyetlerini bir kez daha dile getiren askerler Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in devreye girmesiyle, bu konuda yeni bir yasal düzenlemenin yapılarak vakıfların denetiminin daha sıklaştırılması konusunda ikna edildi.. Bu karar üzerine daha önceki hükümetler döneminde Meslis’e verilen vakıfların denetiminin valilere bırakılması konusunda İller İdaresi Kanunu’nda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısı öncelikli konular arasına alındı. Hükümet Olağanüstü Hal’in kaldırılmasına dönük önümüzdeki günlerde yapacağı çalışmada aynı kanun içinde yer alan vakıfların denetiminin valilere verilmesi konusundaki değişikliği de gündeme getirecek. Meclis’in yeniden açılmasıyla birlikte hükümetin ilk icraatı, OHAL’ın kaldırılması ve vakıfların denetimi olacak

Düzenleme yeni yasama yılında yapılacak

Milli Güvenlik Kurulu, Vakıflardan Sorumlu Devlet Bakanı Metin Gürdere’den bu vakıfların üzerine gitmesini hâlâ ısrar ediyor.. Gürdere, gerekli denetlemeyi yaptıktan sonra, bu vakıfların defterlerinde suça rastlamadıklarını söylüyor.. Askerlerin konuyu tekrar tekrar dile getirmesi üzerine Gürdere, isim belirtilmeden yapılan suç duyurularının daha iyi araştırılması için Milli İstihbarat Teşkilatı ve İçişleri Bakanlığı’ndan yardım istedi.

Bakan Gürdere, kendilerinin vakıfların mali denetiminden sorumlu olduklarını, bu yüzden suç işlediği iddia edilen vakıfların hangi faaliyetlerde bulunduklarını tespit etmelerinin mümkün olmadığını her yerde dile getiriyor: “Bize bağlı vakıfların denetlenmesi ile ilgili önümüzde bir sorun var. Bizim yaptığımız denetim şeklî bir denetim. Valiler de denetlese aynı şeyi yapacak. Gidip adamın defterlerini kontrol ediyorsun, bakıyorsun bir şey yok. Denetimle ilgili bir engel, güvenlikle ilgili. Güvenlik bizim işimiz değil, biz mali denetlemeleri periyodik olarak yapıyoruz zaten. Bazı vakıfların kabul edelim ki siyasi faaliyet yürüttüğü doğru. Ancak yaptığımız incelemede bunu tespit etmemiz mümkün değil. Biz İçişleri’ne ve MİT’e yazdığımız yazıda da kimden şüpheleniliyorsa bize bildirin denetleyelim dedik. ”

İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu, OHAL’in kaldırılması konusunda mutabakata vardıklarını, vakıflarla ilgili rahatsızlığın bulunduğunu ve bunu yeni yasama yılında öncelikli konular arasına alacaklarını söylüyor:” Vakıflar konusunda rahatsızlık var. Özellikle denetimiyle ilgili. Bu çeşitli vesilelerle dile getirildi. Yeni yasama yılında bu konu öncelikli olacak. Ancak nasıl bir düzenleme yapılacağı sorumlu bakanlık, Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı arasında yapılacak görüşmeler sonunda ortaya çıkacak.’’

Gürdere vali denetimine karşı

Hükümet, öncelikli konular arasında gördüğü vakıflarla ilgili yapacağı düzenleme konusunda, Vakıflardan Sorumlu Devlet Bakanı Metin Gürdere’yle şimdimlik ters düşmüş görünüyor. Çünkü hükümetin sol kanadı vakıfların denetiminin valilere verilmesi konusunda ANAP lideri Yılmaz’a baskı yaparken, Bakan Metin Gürdere, denetimin valilere verilmesini kabul etmeyeceğini söylüyor: “Kabul edelim ki vakıf düşüncesine ters uygulamalar başgöstermiş. İtiraf etmek gerekir ki bunların bir kısmı siyasi çalışma yapıyor. İşte rahatsızlık burada başlıyor ve gerekli tedbirin alınması isteniyor. Bununla ilgili yapılacak yasal düzenleme konusunda farklı görüşler var. Yasal düzenleme kaçınılmaz ama vakıfların denetiminin valilere verilmesi yönünde İller İdaresi Kanunu’nda yapılacak değişikliğe benim razı olmam mümkün değil. Bir kere bunu ben bakan olarak sineye çekemem. Bu işi ben beceremiyorum, bu işi valiler yapsın demek olur bu. İkincisi bu çalışma vakıfları dernek statüsüne sokmak olur ki bu da yanlıştır. Dernekler vilayetin verdiği izinle, vakıflar mahkeme kararıyla kurulur. Ben gereken tedbirleri alıyorum. Benim dışımda başkalarının da kendi tedbirlerini alması gayet doğaldır. Ben üzerime düşeni yaparım.”

Vakıflarla ilgili kopacak kıyametin kendisini etkilemeyeceğini söyleyen Gürdere, vakıfların denetimiyle ilgili çalışmanın iyi niyetli vakıflara zarar verebilecek uygulamalar haline gelmesinin söz konusu olmayacağını vurguluyor. Buna rağmen iyi vakıf, kötü vakıf ayrımı konusunda onun da endişeleri var: “MGK’da konu dile getirilirken, birtakım siyasi faaliyetlere girişmiş vakıflar ayıklanırken gerçekten doğru dürüst hizmet yürüten vakıfların ürkütülmemesi de ele alındı. Bu konuda dikkatli olunması şart. Bu vakıfların önünün kesilmemesine dikkat edilecek. Herkes biliyor ki bazı vakıfların siyasi faaliyetleri var. Vakıflara karşı tedbir alınmasına da bunlar sebep oldu. Böyle olunca toplumda bu vakıflara karşı tepki oluşuyor ve bu tepkiler bir yasal düzenlemeyi zorunlu kılıyor. Bizim yapacağımız, aşırılıklara engel olmak, dengeli olmak ve akılcı olmaktır.

Vakıflara

sıkı düzenleme

Sol partilerin ve MGK’nın vakıfların denetiminin valilere verilmesi yönündeki taleplerine karşılık Bakan Metin Gürdere, sıkı denetleme için farklı bir çalışma yürütüyor. Teftiş Kurulu’nun güçlendirilmesiyle başlayacak bu çalışma sonraki aşamada iller bazında denetim bürolarının oluşturulmasına kadar gidecek. Medeni Kanun’da yapılacak bir değişiklikle hırsızlık, hileli iflas, rüşvet ve irtikap suçlarından hüküm giymiş kişilerin vakıf kurması engellenecek. Vakıf kurmak için her önüne gelen başvuruda bulunamayacak, en az 5 milyarlık sermaye ile vakıf kurulabilecek. Çalışmaları sürdürülen bir değişiklikle kanun hükmünde kararname ile statüsü belirlenen bu vakıflara dernek ve kooperatiflerde olduğu gibi tek tip bir statü hazırlanacak. Böylece denetimlerinin daha kolay yapılması planlanıyor. Sol partilerin vakıfların denetiminin valilere verilmesine dönük ısrarlı tutumuna rağmen ANAP içinde bu tasarıya karşı çıkanların sayısı bir hayli fazla. Bu nedenle vakıfların denetimiyle ilgili düzenlemenin Medeni Kanun’da yapılacak bir değişiklikle halledilmesi daha yakın bir ihtimal. Bakan Gürdere, halihazırdaki vakıfların yeni düzenlemeden etkilenmeyeceğini söylemesine rağmen adı siyasi olaylara karıştığı tespit edilen vakıfların kapatılması için de davalar açılacak. Bu davaların MİT’in hazırlayacağı raporlar doğrultusunda Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce açılması bekleniyor.

Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne bağlı vakıflarla ilgili de Gürdere’nin oldukça farklı çalışmaları var. Bunların başında büyük zarar eden Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne bağlı zeytin ve su işletmelerini özelleştirmek geliyor. Genel Müdürlüğe ait emlakların iyi değerlendirilmesi ve günün koşullarında kiralanması için Emlakçılar Birliği şeklinde bir örgütlenmeye gidilecek. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün korumakla yükümlü olduğu bazı eserler restore et—işlet—devret modeliyle işletmeye açılacak. Vakıflar Genel Müdürlüğü personelinin aktif hale getirilmesi için çalışmalar yapılıyor. Teftiş Kurulu personeli sayı ve kalite bakımından yeterli hale getirilirken yeni kadroların istihdamı da söz konusu olabilecek.

Vakıflar

Osmanlı İmparatorluğu döneminde Evkaf—ı Hümayün Nezareti’ne bağlı olan vakıflar 1924 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devredildi. Çağın gereği olarak hizmet sahaları genişleyen vakıflar dört ana başlık halinde toplanmıştır. Vakıflar Genel Müdürlüğü bünyesinde bulunan vakıflar birinci(Mazbut) ana başlığı oluşturuyor. MGK’da rahatsızlığı dile getirilen vakıflarsa(Mülhak), Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün yalnızca denetiminde bulunanlar. Cemaat(azınlık) vakıfları ve esnafa mahsus vakıflarda diğer iki ana başlığı oluşturuyor. 1926 yılına kadar Anadolu’da kurulan vakıf sayısı 5852. Bu vakıfların 5347’si Mazbut Vakıf, 342’si Mülhak Vakıf, 76’sı Rum, 52’si Ermeni, 18’i Musevi, 10 tanesi Süryani, 3’ü Keldani, 1’er adet Bulgar, Gürcü ve Maronu olmak üzere 162 Cemaat vakfı kurulmuş. 1926 yılından sonra 1997 yılına kadar kurulan vakıf sayısı ise 4350.

1967—80 yılları arasında yılda ortalama 31 adet vakıf kurulurken bu sayı, 1981—1991 yılları arasında 191’e, 1992—1996 yılları arasında 219’a ulaşmıştır. Hızlı bir vakıflaşma sürecinde bulunan Türkiye’de 1997 yılı içinde bu rakamın 600’e ulaşacağı tahmin ediliyor.

No comments: